19 Mayıs Kastamonu

Uçurtma Festival duyuruları, festival fotoğrafları ve yorumları.
User avatar
Halit
Site Admin
Posts: 3767
Joined: Fri Sep 17, 2004 9:29 pm
Location: Bahçeşehir/İstanbul
Contact:

19 Mayıs Kastamonu

Post by Halit »

19 Mayıs 'ta Kastamonu'da bir festival düzenlenmesi düşünülüyor. 19 Mayıs Cumartesi günü sanırım Belediyenin bir organizasyonu olacak.
Sadece konaklama konusunda katkıları olma durumu söz konusu.

Gelmek isteyenlerin sayısına göre temasa geçip soracağım.

Böyle etkinliklere öncülük etmekten korkuyorum zira işlerim oldukça yoğun ve karışık ama öte yandan da Kastamonu'da yani memleketimde bir festival fikri çok cazip.

Kimler gelir ?
http://www.ucurtmaplanlari.com
User avatar
Fevzi
Site Admin
Posts: 1112
Joined: Mon Jun 06, 2005 1:33 am
Location: Kütahya/Tavşanlı
Contact:

Re: 19 Mayıs Kastamonu

Post by Fevzi »

Halit Bey, işlerinizin çok yoğun olduğunu biliyorum. Siz gidebilecek misiniz?
----------------------------------
http://fevzikir.name.tr/
http://picasaweb.google.com.tr/fevzikir
https://picasaweb.google.com.tr/kiteactivities
User avatar
Altan
Site Admin
Posts: 3734
Joined: Tue Sep 14, 2004 9:17 pm
Location: İstanbul / Küçükçekmece
Contact:

Re: 19 Mayıs Kastamonu

Post by Altan »

Ben geliyorum.
Altan Güvenni
Uçucu madde bağımlısı.
User avatar
abdullah
Posts: 899
Joined: Sat Apr 02, 2005 12:10 am
Location: İstanbul

Re: 19 Mayıs Kastamonu

Post by abdullah »

Bende gidebilirirm ...
uçurtmayı vurmasınlar
User avatar
Halit
Site Admin
Posts: 3767
Joined: Fri Sep 17, 2004 9:29 pm
Location: Bahçeşehir/İstanbul
Contact:

Re: 19 Mayıs Kastamonu

Post by Halit »

Fevzi ,

Çok büyük bir aksilik çıkmazsa gitmek istiyorum.

Kastamonu-İstanbul yaklaşık 500-550 km
Gerede'ye kadar otobandan gidilir. Otobandan çıktıktan sonra Ilgaz dağının muhteşem manzaraları arasından Kastamonu'ya ulaşılır.
Kastamonu ahşap konakları ile Safranbulu'ya benzer.
Çok değişik ve lezzetli yemekleri vardır.

Biz Ferruh ile yıllar önce bizim Hollandalıları da katarak korsan bir uluslararası festival düzenlemiştik. Videoları youtube'ta bir yerlerde vardır. http://www.youtube.com/watch?v=gWsTjRec ... ature=plcp

Karasal iklimi olmasına rağmen öğleden sonraları güzel bir rüzgarı olur.
http://www.ucurtmaplanlari.com
uygur
Posts: 292
Joined: Sat Nov 04, 2006 7:12 pm
Location: Kajaki, Afganistan
Contact:

Re: 19 Mayıs Kastamonu

Post by uygur »

Büyük ihtimalle ben katılamam ancak Halit abinin bahsettiği o Ilgaz dağı manzaralarını görmemiş olanlarınız varsa bu fırsatı kesinlikle kaçırmasın. Görecekleriniz bir başka yerde yok, yok, yok !!!
Said Özkan AKTUĞ
Erkek adam uçurur :)

Image Image Image Image
http://said.ozkan.org/kites
User avatar
yigitkahraman
Posts: 981
Joined: Thu May 27, 2010 8:57 am
Location: Gebze / KOCAELİ
Contact:

Re: 19 Mayıs Kastamonu

Post by yigitkahraman »

Ben gelirsem kesin karşımıza ayı çıkar, söylemedi demeyin. Tam techizat gitmek gerekir. (silah mühimmat) O yüzden benim katılıp katılmayacağım konusunda tercih sizin. :lol:
Yiğit KAHRAMAN

Söylediklerinizi duyurmak için hiç kimseyi kolundan tutmayın,
Dinlemeye istekli değillerse, onları tutacagınıza çenenizi tutun.

http://yigitkahraman.wordpress.com
User avatar
Halit
Site Admin
Posts: 3767
Joined: Fri Sep 17, 2004 9:29 pm
Location: Bahçeşehir/İstanbul
Contact:

Re: 19 Mayıs Kastamonu

Post by Halit »

Bu da TGRT televizyonun değerli ! spikerinin o günkü röportajı

http://www.youtube.com/watch?v=CpKi06Qojjg
http://www.ucurtmaplanlari.com
User avatar
Erhan
Posts: 391
Joined: Thu Sep 16, 2004 11:02 pm
Location: Erenköy / İstanbul
Contact:

Re: 19 Mayıs Kastamonu

Post by Erhan »

.
Beni de listeye ilave etmeyi unutmayın lütfen...
User avatar
yigitkahraman
Posts: 981
Joined: Thu May 27, 2010 8:57 am
Location: Gebze / KOCAELİ
Contact:

Re: 19 Mayıs Kastamonu

Post by yigitkahraman »

Kesinlikle şaka bir yana benide ekleyebilirseniz sevinirim. Gidiş dünüş ile ilgili nasıl bir plan var bilemiyorum ama; Servis olmaz, katılımcıların sayısı da uygun olursa Gidiş dönüş için şahsi araçta kullanılabilir diye düşünerek; (1100km için şahsi araç yakıt maliyeti ortalama 230 tl. 4 kişi olduğu düşünülürse kişi başı 50-60tl gibi birşey olur sanırım. Bilginize ve Değerlendirmelerinize.)
Yiğit KAHRAMAN

Söylediklerinizi duyurmak için hiç kimseyi kolundan tutmayın,
Dinlemeye istekli değillerse, onları tutacagınıza çenenizi tutun.

http://yigitkahraman.wordpress.com
User avatar
Turgay TERZİ
Posts: 611
Joined: Mon Jun 21, 2010 4:33 pm
Location: İstanbul

Re: 19 Mayıs Kastamonu

Post by Turgay TERZİ »

Bende memleketimde uçurtma uçurtmak için can atıyorum.
İş le ilgili bir sıkıntı olmazsa kesin gelirim.
User avatar
Melih
Posts: 1104
Joined: Tue Mar 08, 2005 5:41 pm
Location: Kozyatağı, İstanbul
Contact:

Re: 19 Mayıs Kastamonu

Post by Melih »

Eğer bir manim olmazsa ve istanbuldan giden birinin arabasında boş koltuk varsa seve seve yancı olurum :roll:
Pek fazla uçurtmam yok ama yetiştirirsem güzel havadan çekim yapabilirim.
User avatar
Halit
Site Admin
Posts: 3767
Joined: Fri Sep 17, 2004 9:29 pm
Location: Bahçeşehir/İstanbul
Contact:

Re: 19 Mayıs Kastamonu

Post by Halit »

Şapka Devrimi ve Kastamonu

"Şapka Devrimi" kavramını duyan çağdaş ülkeler bunun ardında yatan gerçeklerin içyüzünü anlamaktan çok uzaktır. Bir konuyu gerektiği gibi kavrayabilmek için bir kaç nesilden bu yana o konunun içinde yetişmek ve yaşamak, bu konu ile ilgilenerek (okuyup, yazarak ve tartışarak) buna yönelik bütünsel bir konu kültürü oluşturmak, ve şapka devrimini Cumhuriyetin kurulmasını sağlayan öteki devrimlerle ilintilendirerek yorumlamak gerekir.

Aslında bu şapka konusu Osmanlı Devleti`nin de gündeminden düşmez. Devlet sürekli bir çözüm arar, tüm tebaa ve memurlar farklı farklı serpuşlarla (Farsça kökenli bir sözcük; anlamı: başa giyilen farklı külap, takke, sarık, şapka) dolaşırlar sokaklarda ve devlet dairelerinde. Fesin kabulüne kadar devletin memuru istediği gibi iş yerine gelebilmektedir. Kaldı ki, bu giyim tarzı o kişinin toplum içindeki statüsünü de belli eden türdendir. 1826 yılında II. Mahmut (1785-1839) yaptığı reformlarla, aslında kökenleri Tunus ve Fas`a dayanan fesi Osmanlı Devleti`nin memurlarının başlarında taşımaları zorunlu kılmıştır.


O tarihe değin sarık da dahil farklı serpuşları başlarına geçiren memurlar bundan sonra fes takacaklar ve şalvar yerine pantolon giyeceklerdir. Kıyafetlerin bu açıdan "ciddi" olması, hizmet verdikleri tebaaya karşı göstermeleri gereken ciddiyetin de bir yansımasıdır.

Demek ki ilk "şapka" (fes) devrimi, ardında yatan çağdaşlaşma düşüncesiyle, 1808 ile 1839 yılları arasında Osmanlı Devleti`nin başında bulunan ve çok sayıda başka reformların da yapılmasını sağlayan II. Mahmut döneminde gerçekleştirilmiştir.

Bu reformların arasında rüştiyelerin, üniversitelerin (Tıp, Mühendislik; Adliye) açılması; bakanlıkların oluşturulması; ilk resmi gazetenin (Takvim-i Vekayi) yayınlanması; bütün dinlere özgürlük tanınması; rüşvet alınmasının yasaklanması; memurlara kıyafet zorunluluğu da vardı. Ancak bu tür bir serpuşun arkasında yatan düşüncenin, başka bir deyişle herkese eşit hak tanıma arzusunun ve çağdaşlaşmanın gerçekleşmesi için, bu reformun da öteki reformlarla ortaklaşa yürütülmesi gerekiyordu. II. Mahmut`un ömrü yetmedi ve çağdaşlaşmaya yönelik tüm iyi niyetine karşın ardında 13 eş ve 25 çocuk bırakarak 54 yaşında vefat etti. Bundan sonra da kimi padişah reformları sürdürmek istedi. Ancak çağdaşlaşma sürecinin ivme kazanması için önce altyapının hazırlanması ve halkın da buna hazır olması gerekiyordu, bunun için de iyi bir eğitimin halkın yaşadığı en ücra köşelere değin ulaştırılması ön koşuldu. Bunun önündeki en önemli engellerden biri de, her ne kadar dünyada kullanılan önemli alfabelerden biri olsa da, Arap alfabesinin Türkçenin ses uyumuna uymaması ve bu alfabeyle Türkçe ortak bir imlanın yaratılmasına pek de olanak bulunmamasıydı. Halk Türkçe konuşuyor, bilim insanları Arapça ve Farsçayı yeğliyorlar, resmi dil de Arapça ve Farsça sözcüklerin sıkça kullanıldığı özüne yabancılaşmış, belli sürelerle farklılaşan bir Türkçe idi. Bunu bilen Tanzimat dönemi şair, yazar ve bilim insanları farklı alfabe önerileri getirmişler, ancak bu alfabeler tutmamıştır.

Evet, şimdi gelelim Atatürk`ün Türkiye`nin çağdaşlaşmasına yönelik yol arkadaşlarıyla birlikte yaptığı birbirinden önemli devrimlere. Aslında 1922 yılından 1933 yılına kadar süren bir süreci kapsayan bu devrimlerin tümü çağdaşlaşmayı amaçlar, bunun için altyapıyı oluşturmaya çalışır ve bilir ki, ilk yapılacak işlerden biri toplumun yarısını oluşturan kadına toplum içinde hak ettiği yeri vermektir. Her devrim ise öteki devrimin bütünleyenidir ve biri olmadan ötekinin de gerçekleşmesi çok zordur. İşte şapka devrimi de bunlardan biridir, bu kapsamda değerlendirilmelidir ve salt "basit bir şapka" olarak görülmemelidir.

Bir milletin bütünlüğü o topraklarda yaşayan tüm insanların anlayabileceği, yazabileceği ve okuyabileceği ortak bir dil ile sağlanır, belki de o nedenle harf devrimi en yaşamsal devrimlerden biridir. Burada bir parantez açmak istiyorum, 20. yüzyılın başında, 1902 yılında bir Alman gezgini gelir Türkiye`ye, ki bu gezdin Kastamonu`yu da gezecektir ve kitabını yazarken şöyle bir ifade kullanacaktır: "O kadar çok dil kullanılıyor ki, aynı köyde yaşayan toplulukların bile öteki toplumu anlaması neredeyse olanaksızdır, ve okuma yazma bilen yok gibidir, işte tam da bu nedenle Osmanlı Devleti bir ulus olamaz." Öte yandan şunu da bilmek gerekiyor, tek kültürlü bir toplumun üyesi olan bu gezginin Osmanlı Devleti`nin çokkültürlülüğünü kavraması zordur. Ancak 16. yüzyılda da aynı savı bir Türk alimi (Mehmet Muhiddin) ileri sürmüş ve Türk toplumundaki dil karmaşasının önüne geçmek için Baleybelen (dilsizlerin dili) diye adlandırdığı ortak yapay bir dil yaratmayı denemiştir.

İletişim ortak bir dille sağlandığı için, ortak dil toplumu birleştirici önemli öğelerden biridir. Ki harf devrimi iyi bir altyapı hazırlanarak oldukça geç bir tarihte, 01 Kasım 1928`te yapılmıştır. Bu devrimden iki yıl sonra sonsuz engin bir öngörüsü bulunan Atatürk`ün girişimleriyle kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmeye başlanacaktır, ve 1934`te kadınlar yasa önünde erkeklerle eşit haklara sahip olacaktır. Yine 1934`te çıkarılan soyadı kanunu, nüfusa yönelik işlemlerin daha sağlıklı yapılmasını sağlayacaktır.

Atatürk döneminde siyasi, toplumsal, eğitim ve kültür, ekonomi ve hukuk alanlarında toplumun çağdaş bir düzeye ulaşması için olmazsa olmaz reformlar yapılmıştır. Bu devrimlerin yüzde kaçı bugün başarıya ulaşmıştır? Bu farklı etmenlerle bağlı başka bir tartışma konusudur; ancak yapılanlar o dönem için son derece önemlidir ve Atatürk Türkiye Cumhuriyeti`ni sağlam temellerin üstüne kurmak için zihinsel ve bedensel tüm gücünü yılmadan seferber etmiştir.

Gelelim şapka devrimine. Tarih 24 Ağustos 1925, yani bundan tamı tamına 86 yıl önce, bu yaşa kadar yaşayabilen için kocaman, upuzun bir ömür. Bu reform da, aslında öteki reformlar gibi birdenbire olmamıştır. 1925 ve onu izleyen yıllarda bir dizi yasa çıkarılıyor kılık kıyafet ile ilgili. Amaç, çağdaşlaşmak ve bu çağdaşlaşmayı gerçekleştirirken işlemlerin işlevsel yürütülmesini sağlamak ve sınıflar arasındaki ayrımı mümkün olduğu kadar ortadan kaldırmaktır. Kaldı ki, peçeyi kaldırarak kadınların, yürüdükleri yeri, önlerini görmesi sağlanıyor. Biliyorsunuz, Atatürk güzel sanatların her dalına önem veriyor, o çok iyi bir asker, bir devlet adamı, aslında bir bilim adamı ve olağanüstü duyarlı bir estet. Kıyafet reformuyla da, insanlar gözlere hitap edecek şekilde giyinmek zorunda kalıyorlar, böylece estetik duyarlılıkları da eğitiliyor.

Biliyor musunuz, Türkiye Cumhuriyeti`nde öteki binbir farklı serpuşun yerini şapka aldığında, buna en çok üzülen kim olmuştur? Tahmini öyle kolay değil, 2005`te Avusturya, Graz Üniversitesi`nde bir dönem davetli konuk öğretim üyesi olarak ders vermeseydim, herhalde ben de bilemezdim. Evet, yanlış duymadınız, en çok üzülenler Avusturyalılar olmuştur. Nedeni de herhalde aklınıza gelmez.

Her ne kadar Osmanlı Devleti Batı`ya açılan bir kapı olan Viyana`yı iki kez (1529 ve 1683) kuşatmış ve Avusturyalıların Türklerden ödleri kopmuş olsa da, Avusturyalılar bu korkularının bedelini en azından 19. yüzyılda, Osmanlı Devleti`ne ekonomik sermaye olarak kat be kat ödetmişlerdir. Evet, Avusturya ile öncelikle Viyana kuşatmaları aracılığıyla tanışan Osmanlı Devleti`nin 18. yüzyıldan sonra gittikçe gücünü yitirmesi ve her açıdan Batı devletlerine bağımlı hale gelmesi sonucunda, bir zamanlar Fas`ta yapılan fesler de Avusturya`da yapılmaya başlanmış ve Avusturya bugünün deyimiyle "gayri safi milli gelirinde" fes sanayi sayesinde yüksek bir artış kaydetmiştir. İşte Atatürk de Türk toplumunun kafasından fesi alıp, onun yerine yapılması daha kolay olan şapkayı koyduğunda Avusturya`da fes sanayi çökmüştür.

Atatürk şapka devrimini Kastamonu`da yapmayı uygun görmüştür. Bunun nedeni farklı kaynaklarda farklı anlatılmaktadır. Belki de kaynaklardan birinde belirtildiği gibi Kurtuluş Savaşında büyük yararlıklar gösteren bu kenti görmek, halkını tanımak, belki de yapılan bir davete karşılık vermek, belki de onu ilk kez görecek Kastamonuların akıllarında şapkalı bir Atatürk`ün kalmasını istemiştir.

Ben de size, on nesildir Kastamonulu bir sülaleye ait birisinden dinlediklerimi aktarayım istedim.

1948 Kastamonu Kız Enstitüsü mezunu Zekiye Esen şapka devrimine yönelik şunları anlatıyor : 
 
“Cimlastik öğretmenimiz Emine Yaman anlatmıştı. O Daday’da ilkokul öğretmeniymiş, Atatürk geliyor demişler, şapka giyilecek demişler, bütün hanımlar gece toplanmışlar, sabaha kadar patiskadan şapka biçmişler, şapkaları dikmişler. Sabahleyin Atatürk Daday’a gelince hepsi başlarına giymişler şapkaları, oradaki öğretmenler, memure hanımlar, kim varsa, işte, okul çocuklarını da almışlar Atatürk’ü karşılamaya gitmişler. Atatürk’e de daha önce, şapka inkılabını mutaassıp bir yerde yapalım, ki orası kabul ederse başka yerler de kabul eder, en iyisi Kastamonu’da yapılsın, demişlermiş. Onun üzerine Atatürk gelip de herkesin başında şapkayı görünce, demiş ki yanındakilere, Türkiye’nin en mutaassıp yeri dediğiniz yer burası mıydı?
 
Teşrînievvel 1335 tarihli Açıksöz gazetesinde 1919/20 Meclis-i Mebusan Daday Kazası seçim sonuçları yayımlanıyor. O tarihlerde önemli bir kasaba Daday, oysa bugün küçük bir yer. Neden, Daday diye kendi kendime sormuştum bu makaleyi ilk gördüğümde. Daha sonra 2005`te öğreneceğim devam ettiğim Osmanlıca kursunda, eşi yıllarca Daday’da noterlik yapan, bugün hakkın rahmetine kavuşmuş Sezgin (Simavi) beyden, Daday’ın Osmanlı’da büyük bir kaza olduğunu ve Safranbolu gibi bir çok yerin Daday’a bağlı olduğunu.

Atatürk 23 Ağustos`ta Kastamonu`ya inecek, Kastamonu`dan İnebolu`ya ve Taşköprü`ye gidecek ve 30 Ağustos`da Daday`a geçecek, ve 1 Eylül`de Çankırı üzerinden Ankara`ya dönecektir. 57 yıllık ömrünün yaklaşık 20 yılını vatanını korumak için savaşlarda geçiren Atatürk, 10 Kasım 1938`de Hakkın rahmetine kavuşuncaya değin reformlarının kök salarak dallanıp budaklanıp ulu ağaçlar olması, yeni meyveler vermesi ve Türkiye`nin daha aydınlık bir geleceğe kavuşması için çalışacaktır.

Yüreği vatan sevgisiyle sızlayan bu büyük insanı anlatan bu anı, bir zamanlar sınırları Üsküdar`a dayanan güzel ilimin aydınlık halkına armağan olunur
Prof. Dr. Sakine ERUZ
http://www.ucurtmaplanlari.com
User avatar
Ziya
Posts: 1060
Joined: Thu Sep 16, 2004 3:18 pm
Location: İstanbul
Contact:

Re: 19 Mayıs Kastamonu

Post by Ziya »

Melih wrote:Eğer bir manim olmazsa ve istanbuldan giden birinin arabasında boş koltuk varsa seve seve yancı olurum.
Eray Bey'in tarzıyla;
+1 :mrgreen:
Ziya
www.turkucurtma.com

Image

İstikbal Göklerdedir
M. Kemal ATATÜRK
User avatar
Halit
Site Admin
Posts: 3767
Joined: Fri Sep 17, 2004 9:29 pm
Location: Bahçeşehir/İstanbul
Contact:

Re: 19 Mayıs Kastamonu

Post by Halit »

Ziya
Halit
Erhan
Emin
Turgay
Yiğit
Altan
Abdullah
Melih

Listeyi bildiriyorum
http://www.ucurtmaplanlari.com
Post Reply